25 Temmuz 2012 Çarşamba

Ne diyorum lan ben

Bir akşam üstü serinliğinin hoş nahoş rüzgarıydı tenime değen , başımı eğen bir kor yalnızlık ki gecenin karanlığına vardıkça beklerim ben şafağın pervasızca sökmesini çünkü beni bir tek sen beklersin çiğ tanelerinin arasında kimi zaman bir araba üstünde kimi zaman bir ağaç dalında kimi zaman yüreğimin yarısında olursun ama ses etmez kimseler kalırım ben yine bir başıma. Olsun böylesi de güzel aşkın keskin bir tarafı dayandıkça boğazıma inadına yutkunasım gelir benim masmavi gökyüzünün sonsuz boşluğu arasında. Sanki sadece sen ve ben yaşıyormuşuz gibi yaşamak isterdim yer küre üstünde buda hepi topu ufak bir istek işte sahibinden satılık yarınların yerlerini doldurmak isterdim seninle ve ben hep seni beklemek isterdim her gece gökyüzüne bakıp o lanet yıldızın kaymasını bekleyen o meraklı çocuk ile birlikte.. Ama olmayınca olmuyormuş iki çift bir yastığa baş koyamıyormuş eğer alnımızda yazmıyorsa aşkın hükmü geçmiyormuş..

24 Temmuz 2012 Salı

anlattığım kadarıyla varım..

Kimsesizler bulvarının bir yalnız yorgun adamıyım işte kendimce doğrularım var içten ki her ne kadar baktığında dışım içime çıkmış gibi gözükse de var bizim de bir bildiğimiz ama görmesini bileceksin sen. Her ne kadar yalandan da olsa günlük yaşadıklarımız e abicim sımsıkı sarılacaksın ki sen hayata bir şekilde zorundasın sonuçta bir kenarından tutmanın yoksa canın yanar. Tepetaklak olduğunda olucak yeri gelicek gözünü açmak bile istemeyeceksin ama kabullenmelisin abicim üç beş günde olsa osuruktan mutlu da olucaksın sen nefes almanın şanında var bir kere. Zorlandığın yerde pause a basmak isteyeceksin ama nafile hiç bir zaman o kumandayı kimse vermeyecek senin eline. Gördüğün kadarını yaşayacaksın hep o yüzden seyahat etmek hep en son planlarında olacak çünkü gider ayak yanında gördüğün yerleri getiremeyeceksin sonunu başından belli hayatının en mahremiyet dönemlerini. Sonuç olarak yaşadığın kadarını kar sayacaksın kendine bugün yarın hesapları yapmacaksın hem düşün en son ne zaman tuttu evdeki hesap çarşıya pazara. Sen sen ol hayalde kurma abicim. Yıkarlar hem öyle yıkarlar hem böyle yıkarlar farkına bile varamadan kapının önünde bulursun kendini. İyisimi gelişi güzel yaşayacaksın şu hayatta. Mesela böyle yaşayacaksın hayatı birşey zırvalamaya başlayacaksın sonuna geldiğinde başını bile hatırlamayacaksın. İnsan böyle de mutlu olabilir dostum yeter ki gelecekten umutlu olmasın..